O Kendimden Kaçışlarım

O Kendimden Kaçışlarım


“Aynanın karşısındaki ben, aslında ben miyim ?..”

Yaz koşturmaları, yoğunluklar, eğitimler derken, bir de baktım ki Yenibiriş’te ancak dergiye yazmışım ve siteye hiç yaz eklemişim...

Öncelikle kaçtım kendimden... Bahane ürettim... Yoğun bir yaz geçirdik... Nefes almadan verilen eğitimler... Sıcaklar... Koşturmalar... Krizler...

Sonra kızdım kendime. Çünkü, kendimi kendime itiraf etmekten çekiniyordum aslında. Yani bir nebze de olsa kendimden kaçıyordum. Bahaneler üreterek, olayları gereken rollerine sokarak kendimden kendimsel bir kaçmaya gidiyordum sanki...

Bir de baktım ki, nereye kadar ? Aynanın karşısına geçmek gerek dedim kendi kendime; ve sordum kendime : Aynanın karşısındaki ben, gerçek ben miyim ?

Gerçek ben’i nasıl ortaya çıkarabilirim diye düşündüm zaman zaman. İşte bu noktada kişinin en ağır süreci başlıyordu belki de : Kendini sorgulaması.

Kendimizi tanıyormuyuz ? Hangi şartlarda ne şekilde davranışlar veya tutumlar sergileyebileceğimizi biliyormuyuz ? Bence değil. Eminim kendim de dahil olmak üzere herkesin kendi kapsamı altında yer alan henüz keşfedilmemiş kapalı kutuları vardır. Kapalı kutularımızın içerisinden neler çıkabilceğini her zaman tahmin edebilmek zor. Kutunun dışana çıkan model bir çok zaman belirli bir olayın karşısında ortaya çıkma eğilimi gösterir.

Kişinin kendi ile hesaplaşması veya diğer anlamda yüzleşmesi ise bence kişinin yaşamındaki her düşünceden yola çıkan ve davranış ile son bulan kişisellik özelliklerinin irdelemesi ile başlar.

Bir an için düşünelim, sanki ben, ben değilim, bir başkasıyım ve kendimi gözlemliyorum. Kendi kalıbımızın dışına çıktığımızı düşünelim. Aynanın karşısındaki görüntümüze geçtiğimizi düşünelim. Ne görüyoruz ? Elbette kendimizi. Benliğimizi. Yani kendimize dışarıdan bakabiliyoruz. İşte bu nokta bence çok önemli.

Bu noktanın önemi belkide kişisel görüntümüz. Yani kendimizi gördüğümüz ya da nasıl olduğumuzu sandığımız durum değil de, diğer insanlar tarafından nasıl göründüğümüz. Nasıl algılandığımız. Kendi kendimize tek bir açıdan bakmaya çalışmak zaman zaman darlaşan algı kalıplarımız nedeniyle kendi içimizde darlaştırdığımız kalıplar oluşturabilir. Bu dar kalıplarda kör noktalar yaratabilirler. Ancak, belki de detaylar işte o kör noktalarda gizlidir. Kim bilir ?

Unutulmaması gereken bir başka gerçek vardır ki; “detaylar fark yaratır !”. O halde kişi olarak kişisel evrimimize katkıda bulunabilmek için yapmamız gereken bu detayları iyileştirmeye çalışmaktır.

Kendi kalıbımızın dışına çıkıp kendimize dışarıdan bakma becerisini gösterebildiğimizde değişik algı kalıpları yaratabiliriz. Bu değişik algı kalıpları yaratabilmek için kendi görüntümüzün değişik kişiler tarafından nasıl göründüğümüze de bakmamız gerekebilir.

Yani kendi kendimize sorgulamalıyız;

Ben, bir çocuk tarafından nasıl görünüyorum ?

Ben, iş arkadaşlarım tarafından nasıl görünüyorum ?

Ben, ailem tarafından nasıl görünüyorum ?

Ben, dostlarım tarafından nasıl görünüyorum ?

Ben, trafikta araba kullanırken nasıl görünüyorum ?

Ben, bana servis yapan bir servis elemanı tarafından nasıl görünüyorum ?

Ben, ....... ?

Sonsuz sayıda bakış açısı yaratılabilir böylelikle. Çevrenizi önemseyin, çevreniz gördüklerimizin olduğu kadar göremediklerimizin de bir aynası olabilir.

O halde, eğer doğru amaçla kullanmayı bilirsek, ayna, kişisel evrimimizin bir anahtarı olabilir.

Sevgiyle, Sevecenlikle kalın...

Kağan ÜNVER

14 Ekim 2008

İlginizi Çekebilir