Pişmanlık Yok

 Pişmanlık Yok

“Çünkü dün dündür, bugün ise bugündür”


Pişmanlık Yok

 

“Çünkü dün dündür, bugün ise bugündür...”

 

Kaldırım Serçesi adı ile de anılan Edith Piaf’ın unutulmaz bir şarkısı vardır, özellikle eskiler iyi hatırlar;

“je ne regrette rien”.... ”hiç pişman değilim”....

Edith Piaf küçük yaşta babasına yardımcı olmak için sirkte şarkıcılığa başlar. Daha sonra sokaklarda halk şarkıları söyler. Derken kader onu 1935'te, Champs-Elysées yakınlarında şık bir mekan olan "Le Gerny's" kabaresinin patronu Louis Leplée ile karşılaştırır. Sonra, küçük serçe kendi kanatlarıyla uçmaya başlar; uçar uçar, büyüdükçe büyür, unutulmaz bir bülbül olur. İkinci dünya savaşı yıllarında, klüp ve müzikhollerde şarkı söylemeyi sürdürür ve tutsak askerlerin kaçmasına yardımcı olur.

İşte bu yazımda ben de Edith Piaf’tan ve bu şarkısından yola çıkmak istedim. Zaman zaman düştüğümüz olumsuz durumlarda veya sıkıntılarda pişmanlık denilen duyguyu hepimiz yaşıyoruz. Yapıtıklarımızdan dolayı pişmanlık duyuyoruz, seçimlerimizden dolayı pişmanlık duyuyoruz, yaşadıklarımızdan dolayı pişmanlık duyuyoruz.

Zaman zaman da bu pişmanlık kavramı ile kendimizi suçlamak yerine, şanssızım, kadersizim, hep benim başıma geliyor gibi ifadeler ilede yaşadıklarımızın sorumluluğunu dış etkenlere atıyoruz.

Yani, biz çoğu zaman geçmişe odaklanarak yaşamaktayız. Sürekli olarak geçmişe takılıp kalan, olmuştu, yapmıştım, etmiştim, öyleydi, böyleydi gibi mişli geçmiş zamanları çok fazla kullanıyoruz.

İnsan hayatı 3 ana evreden oluşur. Bunlar geçmiş – şu an – gelecek kavramlarıdır. Hiç birimiz geçmişimizi değiştiremeyiz bu kesindir. Ama geçmişe sürekli takılıp kalmak demek, yaptıklarımızdan ve yaşadıklarımızdan pişman olmak demek, geçmişin kalıntılarına takılmak demek aslında içten içe bizi daha da dibe götüren bir olgu olabilir mi?

Ne yaşamışşanız yaşayın, ne yapmışşanız yapın... Sonuçta geçmişte kaldı... Siz bu yazıyı okurken bile bu yazının yazıldığı an geçmişte kaldı. Bir daha asla o ana dönemzsiniz, o anı değiştiremezsiniz, o an ile ilgili herhangi bir değişime gidemezsiniz. Çünkü o geçmiştir. Bizim şu an yaşadığımız duygular veya yaşamlar aslında geçmişteki seçimlerimizin veya yaptıklarımızın bir sonucudur. Geçmişi unutmaktan bahsetmiyorum size, geçmişimizi unutamayız. Ancak geçmişe takılamayızda. Sürekli yaşanan pişmanlık duygusu, geçmişe kalın halatlar ile bağlanıp kalmanın bir sonucudur ve kişiyi duygusal çöküntü ve özdeğer azalmasına götürür. Bu nedenle biz pişmanlık kavramını geçmişe olan bakış açımızı değiştirerek yeni bir şekle sokmak durumunda olmalıyız.

Geçmişe sövmek ve söylenmek yerine, geçmişten ders çıkarma yoluna gitmeliyiz. Yani pişmanlık kavramının yerini ders alma ile değiştirmeliyiz. Her şeyden önce şu an yaşadığımız olumsuzlukları kabullenme bilincinde olmalı ve geleceği değiştirmek için şimdiden harekete geçmek zorunda olduğumuzu bilmeliyiz. Tekrar söylüyorum; ben geçmişi unutmaktan bahsetmiyorum. Ben, şu an yaşadıklarımızın geçmişteki seçimlerimiz olduğunu ve bu seçimlerden pişmanlık duymamamızı ama ders çıkarmamız gerektiğini söylüyorum.

Çünkü pişmanlık adeta kişinin kendine olan ihaneti gibi geliyor bana, yaşamdaki bir çok şey kendi seçimlerimiz, işimiz, eşimiz, çocuk sahibi olmak, spor yapmak, kilo almak, araba kullanmak... kendi seçimlerimiz. Neden kendi seçimlerimizdeen pişman olalım ki? Ama ders çıkaralım. Yaşamımızın geleceği için ders çıkaralım.

Sürekli geçmiş ve pişmanlık olgusu ile yaşadığımızda gözden ve benliğimizden kaçırdığımız çok önemli bir şey var. Şu an... Evet, biz aslında şu anı kaçırıyoruz. Ölü Ozanlar Derneği’nde olduğu gibi...Carpe Diem... Anı Yakala... Şu anı kaçırdığımızda ne oluyor ? Geleceğimizi de kaçırıyoruz. Geleceğimizi planlamak için şimdiden başlamalıyız. Bu nedenle de şu anı kaçırmamalıyız. Geçmişten yaşadığımız pişmanlıklar değil, aldığımız derler yön vermeli bize. Geleceği değiştirmek için şimdiden planlar yapmak durumundayız. Çünkü hayat “ne ekeresen onu biçersin” kavramı üzerine kuruludur. Ekinleri gelecekte biçmek için şimdiden ekmek ve doğru yetiştirmek gerekir. Geçmiş yıllarda ekin alamadığımızdan dolayı pişmanlık duymak bize bir şey vermez. Ama şu anda ekinlerimizin istediğimiz gibi olmaması durumundan ders çıkarabilir ve geçmişteki hatalarımızı düzeltme yoluna gidebiliriz.

Her son bir yeninin başlangıcıdır. Bu nedenle son bulanlar, yaşananlar, geçmiştedir. Yarın yeni bir gündür ve hayat her geçen an yeniden başlayacaktır. O nedenle pişmanlık duygusuna körü körüne takılmak bizi ileriye götürmez, olduğumuz yerde kalmamıza ve hatta geçmişin ağlarına takılıp kalmamıza neden olur. Yeniliklere yelken açarken, geçmiş tecrübelerden yola çıkılarak yeni bir rota çizilmelidir.

Özellikle de gerek profesyonel ortamlarda, gerekse duygusal ortamlardaki seçimlerden pişmanlık bizi olumsuzluğa, karamsarlığa sürükler. İş seçiminizden pişman olursanız işinizde başarılı olamazsınız. Sizin seçiminiz. İlişkilerinizden pişmanlık duymaya hakkımınız yoktur. İlişkilerimiz kendi seçimlerimiz ise eğer pişmanlık duyamayız. Yediğiniz yemekten pişmanlık duyamazsınız yediğiniz yemeği siz seçerseniz. Girdiğiniz bir yolda trafiğin kilitlenmesinden pişmanlık duyamazsınız, çünkü o yola girmeyi siz seçersiniz.

Belki de diyeceksiniz ki, her şeyi biz mi seçiyoruz ? Elbette değil, ancak yaşamımızı daha mutlu ve huzurlu kılabilmek için etki alanımızda seçimlerimizi kendimizi daha iyi tanıyarak, kendimizi daha iyi analiz ederek kendimiz yapmalıyız. Biz insanoğlunun özgür iradesi, vicdanı, öz bilinci ve analitik düşünme yeteneği ile davranışlarını seçme özgürlüğü var. Bireysel olarak kendi liderimiz olmalı ve seçimlerimizden pişman olmadan yaşamımızı şekillendirmeliyiz.

Unutmadan.... Son pişmanlık fayda etmez... !

Sevgiyle, Sevecenlikle kalın...

Kağan ÜNVER

10 Nisan 2008

İlginizi Çekebilir